Pages

Allah Beni Kahretsin !

Allah Beni Kahretsin !
Düşmana gerek kalmıyor içimizdeki kin öyle büyük ki düşmanı içimizden çıkartıyor.Damlaya damlaya göl olur diyorduk şimdilerde damlayan kin ve nefretler okyanus olmuş damlanın düşmesini beklemeden daha çeşme açılacak olsa hemen taşıyor. 

Mutluk Süreci

İnsanoğlu sonsuzluk istidadı ile yaratılmış bu hüviyetle kainat üzerinde yer almıştır. Ruhunun her bir parçasında sonsuzluğu hissettiği içinde ihtiyaçları, arzuları ve istekleri hiç bir zaman son bulmayacaktır. 
Somutlaştırmaya çalışırsak bu durumu ,dünya üzerinde ki var oluşunu 0 noktası olarak ele alalım. 0 dan başlayıp istekleriyle ve geçen zamanla sürekli arttığını düşünelim bu sayılar dizesinin her defasında +1 artışla gittiğinde sonunu da yakalayamayacağımızı fark edeceğiz. Bu durumun sebebi sonsuzluk hissiyatına sahip olmasıdır.Bu hissiyat bizde sürekli bir tatminsizliğe yol açmakta ve mutsuzluk kavramını hayatıma girmesine sebep olmaktır. Halbuki durumu tersten okuyup hayatımıza ” 0 ” noktasından geldiğimizi hatırlayarak başladığımızda bende var olan artılar dizesine odaklandığımızda mutsuzluğun mutluluğa çevrildiğini , hayatın akışından meydana gelen rüzgarı önümüzde bir set olarak değil arkamıza aldığımız itici bir güce çevirebiliriz. 
İstemek insanın doğasında olan bir yapı.Elbette ki isteklerimiz olmaya devam edecek ulaştığımız noktanın daima bir üstünde olacak gözlerimiz.Bu durumda sadece ileride ki sayıyı düşünüp bulunduğumuz konumum değerini de unutursak bunun sonunca büyük puntolarla mutsuzluk adını yerleştirebiliriz. 
Mutluluk varılan nokta değil geçen bir süreçtir.
— Mustafa ŞAHİN

Lütfen Susun!

Yine zaman ahirken yaşadım saydım. İlk gün odamdan hiç çıkmadım, Bir ödlek gibi duvarları sıkıca kapattım Kapının altından sızan sesi avuçladığım gibi pencereden attım. Lütfen susun! Düşünmek istemiyorum Karanlık,göz kamaştıran bir karanlık… İşte böyle… Ey ahır zamanda yaşayanlar, ben zahir olmak istemiyorum,utanıyorum… Var olmak için parmaklarından çok kredi kartı olanlara inat beş parasız görünmez olmak istiyorum. Faiz de istemiyorum. Zaten bankada param da yok… Zengin koca bulmak isteyen kızlara da kızmıyorum,güzel kızlara sevdalı erkeklere de… Lütfen susun! Cari açığını kapatmak için ülke satın alanlara da sövmüyorum. Bir petrol yatağına karşılık kaç mezar düşüyor? Yok yok, matematiğimde iyi değil hesaplayamıyorum… Lütfen susun! Lady’ler yaşasın diye köle olmak da istemiyorum. Manşetlerde dolaşan prensin yeni doğmuş oğlu yerine,bizim mahallenin köşesindeki taşı kim koydu diye düşünmek istiyorum. Arabanın tekerine gelir,bir zarar olmadan alayım diyorum. Ama lütfen inceliğime karşılık siz de sokağın ortasındaki tankları kaldırın. Allah korusun, yanlışlıkla birine gelir…! Yanlışlıkla olur dimi her şey? Lütfen doğrulukla susun! Belki utancımdan kaybolmak için uğraşıyorum… Sahi siz neden susuyorsunuz? Bu aralar hiç görünmüyorsunuz… Tabi ayın sonunu getirmek zor.Dolar da fırlamış… her şey çok pahalı. Ama üzülmeyin insanlık ucuz… Lütfen yine susun! Komşular evde mi bari ona bakayım. Bir bahane lazım.en iyisi soğan varmıy mış sorayım. -yok kızım,kalamar var biraz vereyim -sağolun efendim.bizde de acı var ondan vereyim. -pahalı bir şeyse ver kızım -bu seferlik benden tadına bakın… Beğenmemiş olacak sanırım çok yobazmışım. Yooo, bence gayet sosyal bir garibanım. Neyse yarın suşi gönderir gönlünü alırım.Kredi çeksem olur herhalde,on yılda kapatırım. Ödeyemezsem canımı alırlar o da dert mi canım… Lütfen susun! Söyleyeceğim bu değildi,ben dün rüyamda ölmüş insanlar gördüm.çoğu bebek…çok üzgünüm. Annem de aynı rüyayı görmüş,kardeşim de.Sonra biri,biri daha işte… Siz görmediniz galiba? Haklısınız altın yükselmiş… Maalesef rüya değilmiş,haberlerde gördüm… Kapının kilidini kırmışlar,bütün düşünceler yine içerde…olmuyor…kurtulamıyorum. Uyusam rüyamda görüyorum. Lütfen susun! Zaman ahir…Ben zahir…Anlıyorum. Lütfen susun…gayb’ın bahanelerini duymak istemiyorum.Bildiğinizi biliyorum.öyleyse yine susun..
meleğim..

Uyuyorsun mışıl mışıl karşımda. Islak yanakların, muhtemelen ağladın . Bakarken bu masum, üşümüş, kendi acılarını bağrına basmış, yastığına başını değilde içinde coşup taşan aşkını yaslamış haline.. Ne güzel koyvermişsin kendini uykuya. Şu an benim sana bakarken gördüklerimi büyük ihtimal sen aynaya baktığında göremiyorsun. İçimde senin için dilediğim tüm güzellikleri ve içten içe seni sakınmak istediğim tüm kötülükleri anlatmak için yazıyorum bunları. Aslında alıp seni karşıma konuşması da kolaydı. Ama ben kalıcı olsun istedim. Yıllar sonrada bir gün , belki karışıkken kafan, üst üste gelmişken her dert tasa, hani olur ya çıkamadığın vakit işlerin bir türlü içinden, alıp okursun belki diye, uzaklarda da olsam beni yanında hisset diye yazıyorum işte. Anladın sen:)
Uzun bir yokuş var aslında karşında. Şimdiden söyleyeyim sende bu mücadele ruhu ve cesaret varken asla dümdüz olmayacaktır geçmen gereken yollar! İllaki sancılı olacaktır tüm yol ayrımların. Melekler gibi uyuyosun… Ama unutma herzaman melekler sarmayacak etrafını. An gelecek soracaksın neden kara bu inanların kalpleri bu kadar diye . An gelecek kendi doğrularından şüpheye düşürecekler seni. Boşluklardan boşluklar beğeneceksin. An gelecek yanlızlıkla sınanacaksın. Olacak hepsi. Bazen çiğne sende tüm çizgilerini, yık duvarlarını ne var sanki diyecekler. Dinleme. Hiç birini dinleme. Asla kim olduğunu, ailenin sana kattıklarını, Rabbinin sana yasakladıklarını unutma! Neden bu dünyada olduğunu hatırlat en zor anlarında kendine. Belki hayatının en mühim sınavını veriyorsundur o an. Şükrederek, sabrederek ve dua ederek mücadeleni sürdür. Biriktirdiğin iyilikleri döküp saçarak, heybendekileri savurarak, sevdiklerini kırıp dökerek değil … ‘’Büyük sıkıntılarını hep Rabbine şikayet et. ama asla Rabbindan şikayet etme’’
Hep O’na sığın. Hatta sadece O’na sığın. Sana verdiklerinin ve sonra senden aldıklarının hesabını tutma. Sadece rızasını kolla. Çünkü o razı olduğu kullarını yarı yolda bırakmaz meleğim.
Akşam çöküyor yavaş yavaş şehrin üstüne. Sen şimdiden uykunu almış gibisin ama. Muhtemelen gece uyutmayacaksın beni.:)
Uzun uzun birbirimize içimizi döktüğümüz gecelerde hep söylemek istediğim bir şey vardı sana. Bu hayat mucizelerle dolu ablacım. Seni neler bekliyordur kimbilir, neleri gizlemiştir zamanın içine kader . İnsanlar yanlış biliyor ablacım. Zaman geçmez aslında, o hep aynı kalır . Biz insanlarız gelip geçen zamanın içinden . Sende geçtikçe ömründen, diyeceksin ki vay be… Bunuda mı görecektim? Bu da mı varmış? Böyle de mi olacak mış?
Çok az insanın farkettiği bir sır vereyim sana. Çoğu zaman kendi kaderini kendi cümleleriyle yazar insan hiç farkında olmadan! Aldığı küçük kararlar getirir büyük yol ayrımlarının başına. Bazen çok büyük uçurumlara hiç beklemediğin insanlar sürükler seni ve aslında bu fırsatı onların eline yine sen vermiş olursun, bilerek, isteyerek. Kendinden vazgecerek… Ve yine bir bakarsın ki hiç ummadığın insanlar tutmuş elinden tam düşecekken. Aslında belki küçük bir tebessüm, kazandığın bir hatır, ya da aldığın bir hayır duasıdır imdadına koşan senin. Bilemessin… kimseden umma kurtarılmayı. Gördüğün gibi yine kendini kurtaracak olan sensin. Yarın kime muhtaç olacağını ve yarın sana kimlerin muhtaç kalacağını da kestiremezsin. Bu yüzden insanlardan gideceksende kırmadan git. Söyleyeceksen birinin hatasını illa ki yüzüne yanlızken söyle. Eksiltip söyle. Bozacaksa ağzından dökülenler iki kişinin arasını kilit vur diline. En mühimi dilinden dökülenlerin kimseyi incitmemesine dikkat et. Çünkü:
‘Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.’ ablacım
(Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.)
Meleğim;
Çıkarken yükseklere, tutunduğun dallara dikkat et. Kırma! İnerken ihtiyacın olabilir. Kimseden, kendinden dahil hiç kimseden hatasız olmasını bekleme. Mükemmel yaratıldık belki ama fıtratımıza nefsimizde eklendi. Birinde bir hata gördüğünde hemen ört . Gerekliyse gizlice uyar. Ama duyurma, yayma, sakın ha yüzüne vurma. Dillere dolama. Mevlananın yedi öğüdünden biridir. “Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol!” der. Mahşer günü geçip Rabbimizn karşısına bizde hatalarımızın örtülmesini, affedilmesini isteyeceğiz affa layık olmasakta. Sakın unutma…
Meleğim yalandan riyadan ve Rabbimin sana yasakladıklarından muhakkak kaç. Yalan öyledir ki gözüne küçük görünür, önemsiz arz edersin. Oysaki o senin kalbinde büyür büyür an gelir aşamayacağın bir dağ olur. Takılıp düştüğün bir çelme olur. Sakın ha kimseleri kınama. ‘Kimse sınanmadığı bir günahın masumu değildir’ çünkü. Belki o beğenmediğin, dudak bükdüğün insanla aynı koşullarda yetişseydin ve aynı sınavlardan geçseydin onunla aynı günahları işlerdin. Söylediğim gibi yine kendi cümlelerimizle seçiyoruz başımıza gelecekleri. İnsan kınandığıyla muhattap olmadan ölmezmiş unutma, unutma ve sakın büyük konuşma.
Şimdi cıvıl cıvıl bir üniversite hayatı bekliyor seni. Yeni arkadaslar, yeni bir okul , yeni kitaplar yeni sıkıntılar. (Bak bütün sıfat tamlamalırımın baş kahramanı ‘ yeni ‘ =) Ama merak etme değişmeyecek olan seyler de var. Mesela heybene koyduğun acılarını asla süpüremeyecek hayatındaki yeni yüzler. Çünkü birikimlerin onlar senin , deneyimlerin… Valizini toparlarken içine anılarını da koy mümkünse. Yanlarına ödediğin bedelleri de yerlestir sakın bırakma geride. Kaybettiğin zamanlarıda sıgdır mutlaka. İnsan oğlu beşer kuldur şaşar ablacım. Düştüğün yerlerden bir avuc toprakla kalkmayı bildiysen yeter. Çıkardığın dersleri arada tekrar etmeyi bildiysen yeter. Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz. (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.) (40 hadis) … İçinde biriktirdiğin sevgileri , sıcak gülümseyişini ve en samimi hislerini de al yanına. Seni sen yapan içindeki heyecanı, umudu ve boynunu birtek saygısından egen içinde büyüttüğün o haylaz cocuğu götür kendinle . Ona özellikle sahip çık. Ben ona cok güveniyorum inanki :) O herseyin üstesinden gelir. Belki yeni hatalar yapar. Ama yine doğrulara tutunmayı bilir. Belki gün gelir vazgecer haketmeyenlere emeklerinden, ama pes de etmeyecektir kesmeyecektir umudunu Rabbinden . Bana verdiğin sözüde sakın unutma.(hayalinden bahsediyorumJ) Onu hiç kimse için harcama. Unutma bana sen lazımsın. Ne büyük başarıların nede zaferlerin ne kazanacağın üniversite ne de alacagın yüksek puanlar değil… Bana en önce sen lazımsın! Seni sadece sen oldugun için seviyorum melegim. Dikkat et o yüzden kendine. Sana şu yazdıklarımın hiç biri ezberden kurulmuş cümleler değil inan. Hepsi yasanmış, tastik edilmiş onaylanmıs deneyimler:) Biliyorum aslında ne söylesem boş. Kendimden de biliyorum çünkü koyma akılla akıl olmuyor bu hayatta. Sende yasayarak ögreneceksin. Olsun yinede paylaşmak istedim ne biliyorsam seninle.
Şimdi ‘iyide ablacım ben bunları zaten yasadım bir cogunu biliyorum aslında’ diyebilirsin:) olsun bitanem olgun yüreginle bir cok şeyi göğüsledigini biliyorum. Ama yinede olsun. Karşılaştıkların inanki daha hiç bir şey değil. Bana üniverstie hayatın basladıgında hak vereceksin. Hem bazen insana bildiklerinin de hatırlatılması gerekir diye düşünüyorum. Beni her hatırladıgın da her özlediginde oku melegim. Unutma kalbim hep seninle:) Rabbime emanetsin:)

Suretler

Yansıyan suretleri gerçek sanmak
Suya sonsuz umutlar yazmaktır...
Baktığın her yerde 'o'nu görmek,
Gördüğünü 'o' sanmak...
Ve sadece yanılmak...
Ne baktığın o,ne de o KİMSE..
Bir kişiyi oluşturamayacak kadar eksik
İnsan kelimesinin anlamı onda çaresiz...
Anlatmak istediklerinden anladığı dipsiz boşluk
Olduğu yerde aydınlık yok,
Bir sağır,bir kör bir de dilsiz
Üç bilinmeyenli denklemdeki eşitlik.
Hepsi bir surete bürünen hiç'in özeti
Nefes alıp verme eylemi,biraz uyku,
Ve sıkça yemek; hak, aşk,huzur...
Yaşıyorum zannetti,ama incitti
Bir daha mı gelicem dedi,tüketti
Altı üstü suretti...
Hiç bilmedi...
Bedeni hayatta diye can'lı zannetti kendini 
İnsan olmak için önce taşımalı bir yüreği...
Aşk'la süsleyip sevgiyle diretmeli...
Yaşamak istiyorsan eğer 'insan'gibi 
Önce haddini bilmeli...
sonra kendini...