Pages

Bunun adı "UMUT"

Bunun adı "UMUT"

Dalgaların sahille kucaklaşmasına dalmış gitmişti. Serin sular geliyor, kızgın kumlarla sarmaş dolaş oluyordu.Birbirlerini tamamlıyorlardı.Yanan, kavrulan, un ufak olmuş kum taneciklerine ab-ı hayat oluyordu su damlacıkları. Onları birleştiriyor, kavuşturuyordu. İçinin kavrulduğunu hissetti. İşin aslı kıskanmıştı da sahili. 

Sahi yine neden buradaydı ? Bu soruyu kendine mi sormal
ı yoksa soranlara cevap mı bulmalıydı? Her zaman yılın bu zamanı izin alır ve kendini bu küçük sahile, bu çay bahçesine atardı. Arkadaşlarının bütün ısrarlarına rağmen vazgeçmezdi bu huyundan. Çok gitme diyen olmuştu. Vazgeçirmek için dökülmeyen dil, araya konulmayan hatırlar kalmamıştı. Ama onlar bilmiyorlardı. Bunun adı "umut"tu. O öyle bir şeydi ki ; insan kaybetse de yenilse de, yorgunluktan bitap düşüp hayat oyununda bir vazgeçmeyi aklına getirse de umut kafasını uzatır, hatırlatırdı kendini.


Oda bir kum tanesiydi ve ab-ı hayatına kavuşmak için bu sahilde olmalıydı. Yanan içine deva olmasa da, zamanı durdurmasa da gelecek yıl yeniden buraya gelebilmek için bir kaç damla "umut" yudumlamalıydı.

Sahi ne zaman başlamıştı bu hikaye ? Bak bu soruyu kendine sormuştu.Hayatta en iyi cevabını bildiği soru buydu. Hem ne güzel söylemişti Yılmaz ERDOĞAN " Hala güzel hakkında konuşmak senin".
Bugün dinleyeni yoktu bu hikayenin, ehhh ne olacak ki diye geçirdi içinden.Hem daha gün batmamıştı.Belki . . .

Belki hikayeyi anlatmaz yaşardı yeniden. Koşarak arkasından sokulur, gözlerini kapatırdı bir çocuk telaşıyla.O zaman şaşırmıştı kim bu diye ama bu sefer olursa heyecandan ölebilirdi. O zaman kimdi kimin nesiydi bilmiyordu. Hiç tanımadığı biri " bil bakalım ben kimim" diye soruyordu. Beklemiyordu ki kimseyi. O yalnızlığını almış yanına, kendini arıyordu. Nereden bilebilirdi ki kendini ararken kendi gibi birini bulacağını.

Ayağa kalkıp arkasına döndüğünde ikisi de öylece gözlerinde tutuklu kalakalmışlardı. Sonra o bir ara şaşkınlığını üzerinden atmış " şey, özür dilerim. sizi birine, benzettim.Burada buluşacaktık ta " diyebilmişti. Kısa süreli sessizliklerini birbirlerine bakarken ki tebessümlerin kahkahaya bırakması bozmuştu.

Hikayenin burasında gözleri dalıp gitmişti.Düşünceler orada öylece asılı kalakalmıştı, bir de yüzünde tebessüm.

Ne kadar zaman geçti öyle bilinmez. Bir anda yüzünün yandığını hissetti. Yoksa yoksa bu sıcaklık, bu koku. Titriyordu heyecandan. Cesareti yoktu kafasını kaldırmaya.

Ellerini yüzüne götürdü. Gözlerini açtı.Güneşin sıcağı kavuruyordu tenleri. Otobüsün açık pencerelerinden Portakal Çiçeği kokusu yayılıyordu.Şehir uzaktan gülümsüyordu. Oda gülümserken içinden geçirdi. Rüya da olsa, olsun dedi olsun.Belki bu yıl diye geçirdi içinden. Bunun adı "UMUT"

Sahip/Siz/Satırlar... (S/S/S)

0 yorum:

Yorum Gönder