Türk insanının bir günü...
Kahvaltıya oturdun şarküteriden aldığımız peynir.
İşe gideceksin metrobüs.
Uykumuzun açılması için nescafe.
Öğle yemeği hamburger.
Akşama da pizza sipariş ettik mi demeyin keyfimize.
Gün boyu girdiğimiz 10 dükkândan 6 tanesinin yabancı isimli olduğundan bahsetmeye, en sevdiğimiz parfümün, kullandığımız cep telefonunun, üzerimize en çok yakışan elbisenin bile yabancı olduğunu söylemeye gerek bile duymuyorum da neyse.
Ne kadar basit geliyor değil mi bunları yapmak. Hiç gocunmuyoruz artık yabancılaşırken. J.S.MILL’IN şu sözü geldiğimiz noktayı ne kadar güzel anlatıyor değil mi?
”Doğal olmayanın yalnızca alışılmış olmayan anlamına geldiği, alışılmış olan her şeyin de doğal gözüktüğü bir gerçektir”. Bütün bunları yapmayı alışkanlık haline getiren halkımıza ne kadar da doğal geliyor yabancılaşmak.
Gâvur icadı diyecekler diye halktan tepki almamak için devrimleri sindire sindire yapan ATATÜRK’ÜN Türk milletine ne oldu dersiniz? Ne oldu da gâvur icadını Türk malından önce tutar hale geldi bu yüce milletimiz? Sizce neden çağdaşlaşmayı yabancılaşma algılıyor ve git gide yabancılaşıyoruz dersiniz?
Yabancı tabelaları yok etmek için imza toplayan kardeşlerimiz kırk nazla imza bulabilirken, bir hamburger firmasının dilek-istek kutusundan daha fazla şube açılması için ne kadar çok istek çıktığını biliyor musunuz?
Evet, acı ama gerçek. Gün geçtikçe benliğimizi kaybediyoruz.
Komik gelecek ama yazımı Türkleşen bir yabancıdan bahsederek bitireceğim. Geçen gün Almanya plakalı bir araç sinyal vermeden dönüş yaptı. Eee bu da büyük bir başarı. Trafik kurallarına uymuyor diye Türkleri eleştiren bir Almanın, Türk gibi davranması hoşuma gitmedi desem yalan olur.(ne yazık ki verebileceğim tek örnek buydu).
0 yorum:
Yorum Gönder